Cahit Zarifoğlu
katılın! Birinci Bölüm Şiirler &diğerleri

Siz de henüz yazılmamış şiirleri yazıp gönderebilir ya da listede olmayan bir şiiri listeye ekleyebilirsiniz.

Şiir Eklemek için
TIKLA

Hızla Akan Mızrak

Sabahtır
Alkışlar gecenin
Sıcak damları sükun yapılarıyla
Aydınlatır bir ucundan
kahvaltı sofrasında çay tasını

Düzgün uysal
ışıklı bir de ağız
gizlice götürür hücreyi bütüne
ve akla her gelen telgraf telinde
öpüşür iki güvercin
incelmiş ve yumuşamış gagalarıyla

Bu geçen mızrak
Kalın kararlı
Atanın değer biçilmez atıyla
Kuşkusuz yolunda gerek

Mızrak geçer ışığı
Geçer geceyi dolduran karanlığı da

Yukarı

Sen Kuş Olur Gidersin Bir Trenle

Uzun bir geçmişimiz var
Hiç yorulmadan
En azından bir kere
Eğlenceli Beşik

ha biz varız
ha biz maskeli balo
saygıya durup üstün bir gecede
Bir sır payı katlayıp
sade bir kahveden
Keyifsiz bir detayın hükmüyle
ha biz yokuz
ha biz seferde

Ya bu kez ölenleri görmeliysek
Ya sen kuş olup gitmeliysen bir trenle

Parka dolalım
Park bizi alır önce
Seyrimizden bir sabah kazanır
Eğri fakat daha çok eğrilmez bir şöförle
Sayısız rampaya katlanır
ya güneşten daha zengin
sofraya diz çökeriz
ya sen kuş olur gidersin bir trenle

oysa sergimize kuşlar gelir uzanır.

Yukarı

Zamana Yay Gerip Ok Atmak

Şarkı ve oyma dudak
Sağlam gözleri
Ve yandan Bakılınca
Uzun yüzünde kabartma bir deniz

Bütün kuşlarla gidilir yanına
Sıhhatli bir hava seçilir dolaptan
Bakılır en arkaya durmuş evin
Acısız aynasına

Bu yaşamak sezonu çok memnun
Yay gerip ok atan

.. ..... ... .....
.. .....
.. ..... ....

Yukarı

Açık Açık Çağırır Aşkını

I.

Çabuk akan tez giden
ilk geyik avında ölenler
çarpıntı başlarıdır insanlığın

Uzakta. Ta burada
Ünlü bir cansıkıntısını
Ufalar bir zümrüt sakal

Yeldeğirmeni
ve uçuşan leylekler
beyaz saçlı atın
kar yılğını rüzgar hallerini
kahraman atın
madalya anına bitişik
dört nala koşan sesi
oradan uzaktan ta buradan

siyah
çatık kaşlı gelincik tohumlarına
benzer sezişleriyle
gelişir yapılı kaygılar

II. bir ayıp giyotin

çün ağaç sağa dönmez
soldan kuşatılır
çün ağaç şaşırır
ağaç ölür
Ama sapına kadar
Bilhassa büyük
Erkek
Tam bir el
Yani kolun ucuna kadar gelmiş de
Yumruk bile olmuş

ve bilhassa bu büyük bir el
beynelminel bir sabah seli
kutlayıp büküp yapma çelikleri
gündelik insanı kaldırıp
bir de tanrıya şarkısını söylerse

Belirli bir yapısı
Belirli bir geçmişi olan
nereye değdiğini bilen
düğün yapısı fırçasıyla
toprak ve topraktan sonrasını
aynı çığlığı atan
ve karalar için de

III. haydi

şu kaçar su durur mu
gök içimizde bir zenci yaratır
zenci zenci
bir büyük geniş başlı
şikayet mi ne olur

açık açık çağırır aşkını
burda mı daha mı uzakta
bütün bir geceye dayar alnını

öyle ki alın
mübarek bir şeydir.

Yukarı

İşaret Çocukları

yasin okunan tütsü tüten çarşılardan
geçerdi babam
başında yağmur halkaları

anam yeşil hırkalar görürdü düşünde
daha ilk güzelliğinde
alnını iki dağın arasına germiş
bir devin göğsüne benzer
göğsünden dualar geçermiş

çarşılar ellerinde ekmek iğneleri
cami avlularına açılan
havuz sularına kapılan çocuklar
görmeden günesin bütün renklerini
götürmezlerdi dükkandaki babalarına
ocaktan akan kaynar yemekleri
nenelerinin koyduğu avuç taslarına

başı ve yüreği şahbaz
kaleleri ağırlayan kadınların
süslerini kemerlerini
başlarını ağırlaştıran
ağır siyah şelale saçlarını
tutunca gençleşirdi erkekler

sonra insan o ki denizde
küçük ve büyük nehirde
bedeni ıslatan afsunlu suda
önce niyet sonra yıkanırdı
zaman dert getirdi sulara
içinde eski balıkların yattığı kayalar
savaşan insanların elinde
ince yontulup taşındı
balta mızrak şeklinde

anam kanları kuruyan
kavga ayıran bir kargı elinde
kara ocağın taşlarına
işaret koydu çocuklarını
belinde gezdiren babamın
beyaz yazılarla kazandığı adları

yüreği korkuyla kuvvetlendi babamın
unutup genç gelen günleri
zamanın sürerken çektiği günleri
çetin bilmecelerle
sürdü atını denize

yün ören at güden kadınlar
ormanlara tepeden eğilen toprak evlerde
küçük pencereli karanlık dar odalarda
uzaktan uzayıp gelen kurt seslerinin
uzağa çekilip giden
ayazda donan gülmeler içinde
ormanlarda süt emziren anne
unuttu gittikçe uzayan çocuğunu
hep kaçarmış şehirlerin
demir dağlarına
uyuyunca toprak beşiğimde
sahipsiz kalan
ellerimden kayan aydınlık günlerim

Yukarı

sultan

Seçkin bir kimse değilim
ismimin baş harfleri acz tutuyor
Bağışlamanı dilerim

Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme

Hayat bir boş rüyaymış
Geçen ibadetler özürlü
Eski günahlar dipdiri
Seçkin bir kimse değilim
İsmimin baş harflerinde kimliğim
Bağışlanmamı dilerim

Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme

Hayat boş geçti
Geri kalan korkulu
Her adımım dolu olsa
İşe yaramaz katında
Biliyorum
Bağışlanmamı diliyorum

Yukarı

Zarif,Çoban

o güzeli bana verseler
tombul kuzuların aşkına
yaylalara atlas kilim serseler
tombul kuzuların aşkına

yayılsın topraklar, aşıklar gezecek
feryat, taşları sızlatıp inletecek
başa gülü sümbül örseler
tombul kuzuların aşkına

ayrı kaldım ağlar inlerim
dağ kavi, iklim sarp, çarıklar delerim
bağrım yosun tuttu bir görseler
tombul kuzuların aşkına

kaval derler, dertli yoldaştır
bende iki onda dokuz göz vardır
nice sersefil olduk bir bilseler
tombul kuzuların aşkına

Geçiyor bulut geçen ömürdür
gece me saç mı hayır kömürdür
zarif çoban oldu görseler
tombul kuzuların aşkına

Yukarı

animated
bugün;

açık açık çağırır aşkını
orası neresi burası bir adam
can eriği ilk iz
ahenksiz kuşlar
delikanlılar
ölü atlar
kuruluş
çoğalmak
şekiller
aşka dair
yar
parkta
onun için
çağın küçük bulanığı
ağaçlar
tablolar
busat
güzelcin
stad
kabul
kayıt
kaplanlık
sempati
güneş inip suya dokun
baba
sevemedik müzeleri
korku ve yakarış
afganistan çağıltısı
savaş henüz burada şuramda
sürekli dramatik
s
efendim
anılar defterinde gül yaprağı

anasayfa / hayatı / kitapları / fotoğraf arşivi / şiirleri / hakkında söylenenler / katılım
©sipesifik-1999-sayfa inşa halindedir!
lütfen cahit zarifoğlu ile ilgili elinizdeki tüm dökümanlar hakkında bize bilgi veriniz!